Altı meslekten 200 bin kişi anayasal hakkını istiyor
“Bir psikolog, psikolojik danışmanlık merkezi açmak için berberler odasına kayıt yaptırmak zorunda kalabiliyor.”
Bu sözler Türk Psikologları Derneği Genel Sekreteri, klinik sağlık psikoloğu Faruk Bozkır’a ait.
Aralarında psikologlar, diyetisyenler ve fizyoterapistlerin de bulunduğu altı meslek derneği uzun süredir meslek yasalarının düzenlenmesini ve serbest çalışma yönetmeliği getirilmesini istiyor. Benzer taleplerle sık sık T.C. Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile temas kuran altı meslek grubu, Sağlık Meslekleri Platformu adıyla da tek bir çatı altına toplandı. Dil konuşma terapistleri, ergoterapistler, psikologlar, diyetisyenler, fizyoterapistler ve odyologların bir araya gelerek kurdukları Sağlık Meslekleri Platformu Başkanı Prof. Dr. Tülin Dülger, altı meslekten yaklaşık 200 bin kişinin anayasal hak olan serbest çalışma hakkı için 10 senedir mücadele verdiğini söylüyor.
Platform serbest çalışma yönetmeliği sayesinde sağlık uzmanlarının Sağlık Bakanlığından izin alarak özel merkezler kurabilmesini ve yine bakanlık tarafından denetlenmesini talep ediyor. Platform bu şekilde uzman olmayan kişilerin açtığı merkezlerin önlenebileceği kanaatinde.
Altı meslek de belediye ruhsatı ile merkez açabiliyor
Aynı zamanda Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkanı Prof. Dr. Tülin Dülger, hem kamu hem de özel sektör sağlık çalışanlarının ortak çözüm için bir araya geldiğini belirterek kamuda istihdamın yetersiz olduğunu, özel sektörde de merkez açılmasının önünde büyük engeller bulunduğunu söylüyor.
Vatandaşların devlet hastanelerinde sağlık uzmanlarıyla buluşmakta zorluk çektiğini anlatan Dülger, “Örneğin kamu hastanelerinde fizyoterapistlere ulaşmak neredeyse imkansız. Hastalar ya hiç fizyoterapist bulamıyor ya da üç ile altı ay arasında sıra beklemek durumunda kalıyor” diyor. 1219 sayılı kanunla tanımlanmış meslekler olmalarına rağmen Sağlık Bakanlığına bağlı özel merkezler açamadıklarını vurgulayan Dülger, altı meslek grubunun da yalnızca belediyelerin inisiyatifinde ruhsatlı merkezler açabildiğini söylüyor.
Belediye ruhsatı ile sağlık personeli olmayan alaylı kişilerin de farklı merkezler açtığını ve bu durumun insan sağlığı sağlık konusunda tehdit oluşturduğunu belirten Dülger, “Biz sık sık bu eğitimsiz insanların sebep olduğu problemleri tedavi etmek zorunda kalıyoruz” diye konuşuyor.
Yaklaşık 10 yıldır Sağlık Bakanlığından bu konuya yönelik bir yönetmelik çıkarmasını talep ettiklerini ifade eden Dülger, “Çıkarılacak yönetmelikle bizim ne şekilde nasıl, hangi yetkiyle hangi mekanda hangi hizmetleri sunarak özel sektörde ruhsatlı olarak bu yerleri açabileceğimizin belirlenmesini talep ediyoruz” diyor.
Sağlık Bakanlığı ise hâlâ bu talebe olumlu yanıt vermiş değil.
Dülger, Sağlık Bakanlığına bağlı açılacak bu yerleri yine Bakanlığın denetlemesi gerektiğini ve uzmanların kaliteli hizmeti hastalara ulaştırması gerektiğini vurguluyor ve hastaların tedaviye daha erken ulaşabilmesi için sağlık sistemindeki bu engelin ortadan kalkması gerektiğini ifade ediyor.
“Merdiven altı merkez muamelesi görüyoruz”
Platformun üyesi olan Dil ve Konuşma Terapistleri Derneğinden uzman dil ve konuşma terapisti Selen Erden ise ruhsatların belediyelerden alınmasının suistimale uğradığına, dil ve konuşma terapistlerinin merdiven altı çalışan merkez muamelesi gördüğüne dikkat çekiyor. Bugün hali hazırda 28 üniversitenin dil ve terapi bölümü olduğunu ve mezun verdiğini buna rağmen uzmanların açtığı terapi merkezlerinin bu kavram kargaşası sebebiyle Milli Eğitim Bakanlığınca baskınlara uğrayarak kapatıldığını anlatan Erden, “Sağlık fakültelerinden mezun olan dil ve terapistlerin yaşadıkları hem hastaları hem de meslektaşlarımızı mağdur ediyor” diyor ve terapistlerin yıllardır serbest çalışma yönetmeliği beklediğini belirtiyor.
Türk Psikologları Derneği Genel Sekreteri Faruk Bozkır da bu sorundan etkilenen en büyük meslek grubunun psikologlar olduğunu belirtiyor. Bozkır, psikologların 70 seneden beri hem ruh sağlığı yasası hem de serbest çalışma yönetmeliği beklediklerini vurguluyor.
Peki psikologlar nasıl danışmanlık merkezi açabiliyor?
Bozkır, psikologların halihazırda Sağlık Bakanlığının genelgeleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürdüklerini, ama bu durumun sorunu ortadan kaldırmadığını söylüyor:
“Örneğin bir psikolog psikolojik danışma merkezi açmak istediğinde berberler odası ya da farklı bir odaya kayıt olmak zorunda. Çünkü psikologların bir meslek yasası yok, dolayısıyla odaları da yok. İnsanların kendi meslekleri dışında bir odaya kayıt olmak zorunda olması hoş bir durum değil.”
Psikologların odalaşma ve meslek birliğini sağlamaları halinde hem kamuda hem de özelde çok daha nitelikli çalışmalar ortaya konacağını belirten Bozkır, mecliste şu anda bir ruh sağlığı yasa tasarısının olduğunu söylüyor ve beklentilerinin tüm siyasi partilerin uzlaşmasıyla yasanın çıkması psikologların meslek birliğinin kurulması olduğunu ekliyor.
“12 bin 500 mezun, 1500 atama”
Türkiye’de her yıl psikoloji bölümlerinden 12 bin 500 kişinin mezun olduğunu ifade eden Bozkır, bu durumun kabul edilebilir ve sürdürülebilir olmadığını söylüyor. Kamuya atamaların bin 500 kişi civarında olduğunu vurgulayan Bozkır, “Geriye kalan insanlar ne olacak? İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için belli alanlarda istihdam edilmesi lazım. Dolayısıyla hem psikoloji bölümlerine baraj getirilerek ve psikoloji bölümlerinin daha nitelikli hale getirilerek bir eğitimde düzeltmeye ihtiyaç var” diyor.
İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği kurucu başkanı avukat Sedef Erken de Sağlık Bakanlığına bağlı olmayan merkezlerin umut tacirlerine alan açtığı kanaatinde. “Serbest çalışma yönetmeliği biz ailelerin bakış açısına göre güvenilirlik konusunda önem taşıyor. Bu özel merkezler denetlenmeli, ailelerin kandırılmasının önüne geçilmeli” diyen Erken, Türkiye’de 10 milyona yakın engelli olduğunu bu işletmelerin denetlenmemesinin engellilere riske attığını ifade ediyor.
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl ulaşabilirim?